Toprak Ana’nın bedeni, Anadolu’nun emektarları tarafından alt üst edilirdi; her iki ellerinin parmaklarına takılan bu oraklarla…
Nasırlı eller, kemikleşmiş parmaklar toprağa nefes aldırırdı böylece.
Tohum ekilir buğday yeşerir ve nihayetinde hasat yapılır; önce un sonra ekmek olur bu serüven.
Canlar bu orak tırnaklarına bakarken ekmeği kesmeyelim; ekmek bölünür ve paylaşılır…
Ben dememek için şu fakir diye kendisini işaret eden;
Sen dememek için de nazarım diye sana seslenenler bu kaşıklarla lokma yerlerdi…
Bilgeler yüksektirler ve kartal kılığındadırlar. Seni sana sensiz göstermek için seyrederler.
Akbabalar leş yerler; seni , beni kategorize ederler. Kartal kartallığını bilmeli ki serçe, karga ile uğraşmasın; akbabaları halletsin…
Hali halledebilmek içinde hal gereklidir canlar. Her yöne bakabilmek gereklidir…
İsim sıfat kibir de neymiş; her biri bir kirli elbise.
Bizim melamet hırkamız var; aşk makamını bilenler giyer…
Başımızda ayağımızda birdir bizim; elhamdülillah…